Haber

Selahattin Demirtaş: Başak Demirtaş’ı da DEM’i de anlamıyorlar

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, eşi Başak Demirtaş’ın İstanbul adaylık sürecinde yaşananları değerlendirdi.

Aylar sonra yazılı bir açıklama yayınlayan Selahattin Demirtaş, “Kirlenmemiş Şeyler Uğruna” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:

YAPTIĞIMIZ HER SİYASİ GİRİŞİMİN ARKASINDA BİR ŞEYLER ARAYANLAR, HERKESİN KENDİSİNİN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR: Halkın, yoksulun, işçinin, ezilenin yararı için siyaset yapmıyorsanız yaptığınız siyaset değil, ‘ucuz kasaba tüccarlığı’dır. Ne yazık ki son yirmi günde yaşanan tartışmalara baktığımızda dahi rahatlıkla şu tespiti yapabiliyoruz; Türkiye’de artık siyaset değil ‘ticaret’ söz konusu. Yaptığımız her siyasi hamlenin arkasında bir kurnazlık ya da kötülük arayanlar, herkesi kendileri gibi sanıyorlar. Erdemli bir amaç uğruna siyasi bir atılımın yapılabileceği kimsenin aklına gelmez. Yazık, çok üzücü ama siyasi partiler sandalye, mevki ve kâr kazanma mekanizmasına dönüştü.

HER SPEKÜLASYONU, HER HİKAYEYİ VE İFTİRAYI CİDDİ OLARAK ALMAYACAĞIM VE HER BİRİNE BİR CEVAP VERMEYECEĞİM: Bu nedenle Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığına adaylığını da, Demokrat Parti’nin üçüncü yol çabalarını da anlamıyorlar. Herkesin aklına ilk olarak kirli pazarlık yapıldığı ihtimali geliyor ama kimse demokrasinin ve barışın gelişmesi için siyaset yapılabileceğini düşünmüyor. Çünkü egemen siyaset yapma biçimi “çıkar siyaseti” haline geldi ve maliyet siyaseti unutuldu. Bunun çok dokunaklı ve vahim bir durum olduğunun ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama bu toplumsal çöküş, eğer şimdi müdahale etmezsek önümüzdeki yılların çoktan kaybedildiğini gösteriyor.
Uzun zamandır mahkemelerdeki savunmam dışında konuşmamıştım ve konuşmaya da niyetim yoktu. Ancak hakkımızda ve dışımızda bu kadar spekülasyon varken sessiz kalmak mümkün olmazdı. Her spekülasyonu, her yalanı, her iftirayı ciddiye almayacağım ve her birine tek tek cevap vermeyeceğim. Söylemem gerekeni söyleyip yerime döneyim.

‘DEM PARTİ İLE AKP BULUŞMAZSA BÜYÜK EKSİKLİKTİR’

Lafı fazla uzatmadan, element element açıklayayım.

– DEM Partisi ile AKP arasında toplantı trafiği var mı bilmiyorum. Ama değilse bu her iki taraf için de büyük bir eksikliktir. Ülkenin ve toplumun sorunlarını analiz etmek için tüm tarafların bir araya gelip konuşabilmesi gerekiyor. Bu son derece hukukidir, aslında geldiğimiz süreç dikkate alındığında bir misyon ve sorumluluktur.

– DEM Partisi ile CHP arasında basına yansıyan görüşmeler oldu. Daha çok buluşup konuşmalılar. Aynı şekilde diğer tüm taraflar birbirleriyle konuşabilmelidir. Aksini iddia etmek siyasetin doğasına aykırıdır.

– Başak Demirtaş’ın adaylığı kutuplaşmayı, kutuplaşmayı ve düşmanlığı sona erdirmek, herkesin herkesle konuşabileceği bir siyasi atmosfer yaratılmasına katkıda bulunmak amacıyla yapıldı. Küçücük çocuklarımızın cenazeleri dağlardan şehirlere gelmeye devam ederken, “terörü lanetleme” korosunun timsah gözyaşları dışında, birilerinin sorumluluğu üstlenmesi bütün belediye koltuklarından daha değerli değil mi? “Olmaz” diyenler bundan sonra askeri cenazelerde tespih gibi sıraya girip boylarını göstermesinler -inşallah öyle olmasın.

– Başak Demirtaş’ın adaylığı, DEM Partisi’nin ısrarla kurmaya çalıştığı üçüncü yol siyasetini görünür kılmaktı. “Biz koltuk, mevki, çıkar için değil, halkın acil ihtiyacı olan demokrasi, adalet ve barış için siyaset yapıyoruz” demekti. “Hayır, bu değerler benim belediye koltuğumdan daha değerli değil” diyen varsa artık adaletten, demokrasiden bahsetmesin.

– Başak Demirtaş’ın adaylığı, sıkılı yumrukları açmak ve insanlara el sıkışmayı hatırlatmaktı. Bunun kıymetini anlayamayanlar en azından bundan sonra yumruk yediğinde üzülmesinler.

– Başak Demirtaş’ın aday olma iradesi, en ağır bedelleri ödemesine rağmen demokrasiden ve barıştan vazgeçmeyen Kürt halkının ve DEM Partisi’nin samimi ve erdemli duruşunun göstergesiydi. Hayatı boyunca tek bir bedel ödemeden “kocası için pazarlık yaptı” diyen ahlak yoksunu insanlar, en azından bundan sonra biraz ahlaklı olmaya çalışmalılar.

Sonuç olarak; Kürt sorunu, Türkiye’nin ciddi demokrasi ve adalet sorunu, ekonomik sorunlar bizim önceliğimizdir. Bu sorunların çözümü konusunda konuşmak isteyen herkesle konuşuyoruz, ciddiyet ve samimiyet görürsek bir yerine iki adım atıyoruz. Bunun için kimseden izin ve izin almıyoruz. Özellikle koltuk kargaşasına kapılanlara karşı asla hesap verme zorunluluğumuz olamaz. DEM Partisi de bu özgüvenle hareket etmeli, ana muhalefetle ve yapabiliyorsa iktidar dahil diğer tüm partilerle görüşmeli, unsurlar çerçevesinde ve demokrasinin gelişmesi için taviz vermelidir. Bizim için 1 Nisan ve sonrası, 31 Mart seçimlerinden daha değerlidir.

31 Mart seçimlerini büyük önemseyenlerin demokrasi, adalet ve barış arayışımıza da ciddiyetle yaklaşmaları gerekiyor. CHP, sorunu sadece 31 Mart olarak görmemeli, uzun vadeli demokrasi ittifakı çabalarına önem vermelidir. AKP ise seçimsiz geçen dört yılı demokrasiye dönüş fırsatı olarak değerlendirmeli. DEM Partisi her iki taraf da dahil olmak üzere tüm taraflarla müzakere edebilmeli ve bu ilkelere bağlı kalacak herkesle uzlaşma arayışına girebilmelidir.

Başak Demirtaş’ın adaylığının bu yönleri DEM Partisi dışındaki siyasi aktörler tarafından doğru değerlendirilememiş olacaktır. Bu nedenle diğer değerli dostlarımızla birlikte seçim yarışına gireceğimiz anlaşılmaktadır. Meğerse bu siyasi hamleyi seçimden çok toplumsal barış için önemsiyoruz.

Dolayısıyla toplumsal barışın ve demokrasinin gelişmesi için diyalog ve müzakere için hiçbir zaman geç değildir; Tüm tarafların birbiriyle konuşabilmesi gerekiyor. Herkesin sorunu bu perspektiften ve soğukkanlılıkla yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Demokrasiye, özgürlüğe ve barışa hizmet ediyoruz. Ödediğimiz fiyatlar başka hiçbir şey için değil. Ve bu değerleri kazanacağımıza ve hayata geçireceğimize inanıyorum. Bunun için irademiz, gücümüz ve kararlılığımız var” dedi.

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu